.

   
  Hoşgeldiniz
  Mustafa Kemal Atatürk
 

Çocukluk ve Gençlik yılları (1881 - 1905) [değiştir]

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 tarihinde Selanik, Kasımiye Mahallesi, Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan evde doğdu. 1839 doğumlu olan babası Ali Rıza Efendi aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ /Aşağı Debre'dendir. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. 1857 doğumlu olan Zübeyde Hanım, Sarıgüllü Hacı Sofu ailesinden Varyemezoğlu İbrahim Feyzullah Efendi'nin kızı olup aslen Vodina'ya bağlı Sarıgöl bucağındandır.

Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Efendi'nin altı çocukları oldu: Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901). Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü. Kardeşlerinden Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında o senelerde salgın olan kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük kardeşi Naciye Mustafa Kemal Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti. Kardeşlerinden sadece Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı.

Mustafa, öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı; sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde Hüseyin dayısının yanında kaldıktan sonra Selanik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, bu Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey ile birlikte ailesi Ahmed Sübaşı Mahallesin'deki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı. Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdadisi'ni bitirip, İstanbul'da Harbiye-i Şahane'de öğrenime başladı. 1902 yılında mülazim (teğmen) rütbesiyle mezun oldu, Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle akademiyi tamamladı.

Olgunlaşma dönemi (1905 - 1911) [değiştir]

1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı.

Birinci Libya görevi (1908) [değiştir]

1908 yılının Temmuz ayındaki Jön Türk devriminden sonra Sonbahar aylarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından oradaki toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere Libya'ya gönderildi. Burada 1908 devriminin fikirlerini Libyalılar'a yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelen kimseleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı. [1] Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince asi bir şeyhin evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması için onu dize getirdi. Ayrıca hem kentli, hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek asker ordusu planlamaya başladı.[2]

Hareket Ordusu (1909) [değiştir]

13 Nisan 1909'da Jön Türk devrimine karşı başlayan 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak üzere Selanik'ten hareket ederek Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. Daha sonra bu görevi Binbaşı Enver Bey devraldı.

Fransa seyahati ve İstanbul'a dönüş (1910-1911) [değiştir]

Mustafa Kemal 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.

External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:

dır

Yöneticilik yılları (1911 - 1919) [değiştir]

1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk, Sireanik ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı'nı kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi.

External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:

Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında önemli hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Hayatının ilk aşk ilişkisini de burada, bir Bulgar kızı ile yaşadı. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı Devleti de savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümen'i kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi.

Bulgaristan ve Mustafa Kemal [değiştir]

Bulgaristan, Mustafa Kemal'in hayatında en büyük etki yapan ülke olmuştur. Atatürk'ün Bulgaristan'da geçen hayatı incelendiği zaman ileride yaptığı birçok devrimi daha yıllar öncesi Sofya'da görev yaptığı sırada düşündüğü ve şekillendirdiği görülür.

Mustafa Kemal, Sofya'ya askeri ataşe olarak 28 Ekim 1913 tarihinde gelmiştir. Sofya'da Fethi Okyar'la birlikte çalışmıştır. Mustafa Kemal'in Sofya'ya geldiği günlerde Bulgar siyasi yaşamı çok haraketliydi. Sobranya (Bulgar Parlamentosu) için yapılan seçimler iktidardaki Radoslovov'ın partisi için başarısız geçmiş ve iktidar parlamentoda sandalye kaybetmiştir. Kabine kurma görevinin (parlamentoda çoğunluğa sahip olmamasına rağmen) yeniden Radoslovov'a verilmesi gibi siyasi olaylar Atatürk'ü derinden etkilemiştir.

Birinci Dünya Savaşında Atatürk [değiştir]

1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı'na, Mustafa Kemal kaimmakam (yarbay) rütbesiyle başladı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartma üzerine başlayan Çanakkale Savaşı'nda olağanüstü sezgisi, cesareti ve soğukkanlılığıyla dikkati çekti; cephe kumandanı olan Alman mareşal Liman Von Sanders'in takdirini kazandı. Arıburnu'na çıkan düşman birliklerinin yarımada içine doğru ilerlemesini Nisan sonunda Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı üzerine miralay (albay) rütbesine terfi etti. İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Körfezine yaptığı ikinci çıkartmadan sonra, Anafartalar Grubu Komutanı sıfatıyla 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Mustafa Kemal Türk kamuoyunda "Çanakkale Kahramanı" olarak tanındı.

Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında

1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı. 1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi ve Paşa ünvanını aldı. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in kısa sürelerle düşmandan geri alınmasını sağladı. 1917'de Suriye'deki görevi sırasında Cemal Paşa ile birlikte, savaşta ülkeyi felakete sürüklediğine inandığı Başkumandan Vekili Enver Paşa'ya karşı bir askeri darbe hazırlamakla suçlandı. Görevinden alınarak İstanbul'a çağırıldı. Veliaht Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek siyasi temaslarda bulundu. 1918 Haziran ayında Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü. Sultan Reşat'ın ölümü ve Vahidettin'in cülusu üzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a döndü. 15 Ağustos 1918'de 7. Ordu Komutanı olarak Suriye cephesine atandı. Ancak 19 Eylül'de Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetleri hücuma geçerek, üç ordudan oluşan Yıldırım Ordular Grubunu ağır bir hezimete uğrattılar. 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de de Halep düştü. Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Liman von Sanders'in görevden alınması üzerine Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi. 31 Ekim'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden bir hafta önce Vahidettin'e bir mektup yazarak yeni hükümet kurulmasını ve kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini önerdi. Önerisi reddedildi. 18 Kasım'da İstanbul'a döndü. Arkadaşı Fethi Bey ile birlikte bir gazete çıkararak siyasi girişimlerde bulundu.

Milli Mücadele dönemi (1919 - 1923) [değiştir]

Bu dönemin genel durumu için: Kurtuluş Savaşı
External Timeline
Grafik zaman çizelgesi bulunmaktadır:
24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı
24 Mart 1923 tarihli Time dergisinin kapağı

Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da çeteler (Kuva-yı milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başladı. Mustafa Kemal Paşa padişah Vahidettin tarafından olağanüstü yetkilerle donatılarak Anadolu'da asayiş ve sükûnu sağlamakla görevlendirildi. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Rauf Bey, Kâzım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy ile birlikte Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. Karabekir tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-yı Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı. Kongre üyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına seçildi. 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongresi'ni toplayarak ulusal direnişi yönetecek olan siyasi yapılaşmayı kurdu. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Mebusan Meclisinin Mart 1920'de işgal güçlerince basılması ve önde gelen milliyetçi mebusların tutuklanması üzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Erzurum mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükümet Başkanlığına seçildi. TBMM, bir kurucu meclis gibi çalışarak Milli Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükümetinin altyapısını kurdu. Merkezi denetimden uzak bulunan Kuva-yı Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yı Milliye gruplarına karşı verildi. (Bak. Çerkez Ethem). 1921 Ağustos ayında askeri durumun kritikleşmesi üzerine Meclis Mustafa Kemal'e Başkumandan ünvanını vererek yasama ve yürütme erklerinin bir kısmını kendisine devretti.

Ulusal direnişin yayılması ve İtilaf Devletlerince empoze edilen Sevr Antlaşmasının direnişle karşılaşması üzerine İtilaf Devletleri Yunan ordusunu Anadolu içlerine sürdüler. Eskişehir'e ulaşan Yunan ordusunun İsmet Paşa kumandasındaki düzenli birliklerce I. İnönü (6-10 Ocak 1921) ve II. İnönü (23 Mart-1 Nisan 1921) Muharebelerinde yenilgiye uğratılması, Milli Mücadelenin dönüm noktası oldu. 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihinde Yunan ordusu Sakarya'da Mustafa Kemal yönetiminde kesin bir yenigiye uğratıldı. Bu olay üzerine 19 Eylül 1921'de TBMM Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile Yunan Ordusu Anadolu'dan çıkarıldı ve 9 Eylül'de İzmir kurtarıldı.

Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lausanne (Lozan) kentinde imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Bu anlaşma ile Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Cumhuriyeti Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur.

Cumhurbaşkanlığı yılları (1923-1938) [değiştir]

Milli Mücadelenin zaferi üzerine Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı. TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahidettin'i tahttan indirerek İstanbul hükümetinin hukuki varlığına son verdi. 8 Nisan 1923'te yayımlanan Dokuz Umde ile Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın (daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası, Cumhuriyet Halk Partisi, CHP) temellerini attı. Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkasının katılmasına izin verildi. Mebus adayları Parti başkanı sıfatıyla Mustafa Kemal tarafından belirlendi.

29 Ekim 1923'te TBMM, oturuma katılan 159 milletvekilinin oybirliğiyle Cumhuriyet'i ilan ederek Mustafa Kemal Paşa'yı Cumhurbaşkanı seçti. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927'de kabul edilen CHF Tüzüğü ile Mustafa Kemal Paşa partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve mebus adaylarını seçme yetkisi kaydı hayat şartıyla kendisine tanındı. CHF/CHP üyelerinden oluşan TBMM 1927, 1931, 1935 yıllarında Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

1927 tarihli bir fotoğrafta Atatürk
1927 tarihli bir fotoğrafta Atatürk

Cumhuriyetin ilanı üzerine, Milli Mücadeleyi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal dışındaki dört üyesi (Rauf, Karabekir, Refet ve Ali Fuat Paşalar) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. Ancak 1925 Mart'ında çıkan Doğu İsyanı üzerine sıkıyönetim ilan edilerek TCF kapatıldı. Partinin lider kadrosu tutuklanarak önde gelenleri idam edildi. Rauf Bey ve Karabekir yurt dışına sürgüne gittiler.

Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. Ancak 1918 yılından sonra hiçbir resmi veya özel ziyaret için yurt dışına çıkmadı.

15-20 Ekim 1927 arasında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük Nutuk'unu (Söylev), 29 Ekim 1933 tarihinde de Onuncu Yıl Nutku'nu okudu. Kurtuluş Savaşı'nın Atatürk'ün bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Milli Mücadeleyi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askeri ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) sistemli bir polemik niteliğinde olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Mücadeleye ilişkin resmi görüşünün esasını oluşturmuştur.

29 Ocak 1923'te Latife Hanım'la evlendi. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. 1922-1934 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal veya sadece Gazi ünvanıyla anılan Mustafa Kemal'e 2587 sayılı kanunla 24.11.1934 tarihinde Atatürk soyadı verildi.

1930'lu yıllarda Balkan ülkelerinde yaygınlaşan revizyonist siyasi görüşlere karşı Atatürk "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesiyle karşı çıkarak, Birinci Dünya Savaşı ertesinde Neuilly ve Lausanne antlaşmalarıyla kurulan uluslararası statükoyu savundu. 1930 yılında Yunan başbakanı Evangelos Venizelos'u Türkiye'ye davet ederek Milli Mücadele'nin düşmanı Yunanistan'la barışın temellerini attı. Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.

1932 yılından itibaren yaşamının büyük bir bölümünü İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda kendisine ayrılan dairede geçirdi. 1935'ten itibaren gittikçe şiddetlenen karaciğer sirozu hastalığı ile mücadele etti. 1937'de yeryüzünün en pahalı yatı olarak bilinen Savarona yatı Bakanlar Kurulu kararıyla satın alınarak Cumhurbaşkanının şahsi kullanımına tahsis edildi. Aynı yıl çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na pay ayırdı. Atatürk, 10 Kasım 1938 saat 9:05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'ne defnedildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü buraya nakledildi.

Kişiliği [değiştir]

Atatürk ve Sabiha Gökçen
Atatürk ve Sabiha Gökçen

Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine büyük ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atına ve köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet adamlarını, sanatçıları ve bilim adamlarını davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş yolunda yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu.

Özel hayatında büyük bir sadelik içinde yaşayan Atatürk çocukları çok severdi. Zorlu savaş yıllarında bile çocuklarla yakından ilgilenmiş; birçok çocuğun hamiliğini üstlenmiş, birçoğunu da manevi evlat olarak kendine seçmişti. Atatürk'ün manevi evlatları, Afet İnan, Sabiha Gökçen, Ülkü Adatepe, Nebile Hanım, Rukiye Erkin, Zehra Aylin, Mustafa, Abdurrahim Tuncak, İhsan'dır. İzmir zaferinde Yunan bayrağını yerden alması bilinen bir olaydır.

Soyadı kanunu ile birlikte ve TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarihli ve 2587 sayılı kanun[3] ile ile kendisine "Türklerin Atası" anlamına gelen Atatürk ismi verilmiştir (24 Kasım 1934).

İnkılapları [değiştir]

Atatürk İnkılapları


Siyasal inkılaplar

Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması

Toplumsal inkılaplar

Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı
Şapka Kanunu
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü

Eğitim ve kültür alanındaki inkılaplar

Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Köy Enstitüleri
Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler

Ekonomik inkılaplar

Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları

Hukuki inkılaplar

Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanun

Atatürk, kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi radikal dönüşüme imza attı. Sözkonusu düzenlemeler Atatürk zamanında Osmanlıca "reform" veya "dönüşüm" anlamına gelen inkılap adıyla anıldılar. 1960'lı yıllarda, inkılap karşılığı olarak Öztürkçe devrim kavramı tercih edildi. Ancak 12 Eylül 1980 askeri ihtilalinden sonra, "devrim" kavramı kanlı bir düzen değişikliğini (Fransızca: révolution) ve sol dünya görüşünü çağrıştırdığı gerekçesiyle resmi kullanımda "inkılap" sözcüğü yeniden benimsendi.

Atatürk inkılapları beş ana başlık altında toplanabilir:

Siyasal alandaki inkılaplar [değiştir]

  • Osmanlı saltanatının kaldırılması ve Osmanlı Devletinin tasfiyesi (1 Kasım 1922).
  • Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923).
  • Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılması (3 Mart 1924).
  • Laiklik ilkesinin anayasaya eklenmesi (1928)
Atatürk Latin alfabesini tanıtıyor, Sivas, 20 Eylül 1928.
Atatürk Latin alfabesini tanıtıyor, Sivas, 20 Eylül 1928.

Toplumsal alandaki inkılaplar [değiştir]

Hukuk alanındaki inkılaplar [değiştir]

  • İslam vakıflarının devlet idaresine alınması (1924)
  • İsviçre Medeni Kodundan çevirilen Medeni Kanun'un kabulü (1926).
  • İtalyan Ceza Kanunu'ndan çevrilen Türk Ceza Kanunu'nun kabulü (1927).

Eğitim ve kültür alanındaki inkılaplar [değiştir]

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol